Salakça bir otobüs anısı

Merhaba, ben Poyraz ya da bilinen lakabımla Osaka (Kobe). Blog açtığımda ana amacımın genellikle kendi düşüncelerimi dile getirmek olduğunu söylemiştim hatırlarsanız, dürüst olmak gerekirse aslında bu blogu sadece kendim hakkında bir kaç saçmalık karalamaktan ibaret. Anılarda buna dahil olacak tabi ki!

Benim anılarım genellikle absürt bir doğası var, hem de baya absürt. Hayat tamamen dümdüz ve mantık çerçevesinde akmaz, absürt şeylerde bu hayatın parçasıdır. Tabi ki benim hayatımızda vazgeçilmezidir bu absürtlük, otobüs anılarımda bu absürtlüğü pekâlâ yansıtıyor...İşte size şimdi o anılardan bir tanesini anlatacağım, keyifli okumalar diliyorum efenim.




Salakça bir otobüs anısı

Günlerden muhtemelen salı veyahut çarşamba olmalı, o gün her şey güllük gülistanlık başlamıştı (tabi ben öyle sanıyordum.) 

Kahvaltımı yapıp ardındansa çantamı hazırladım (uykudan yeni uyanıp hızlıca hazırladığım için ders kitabı yerine saftirik greg'in günlüğünü koyduğumu daha sonra fark edecektim.)

Ardından hazırlıklarımı bitirdikten hemen sonra, yoldaş gibi yanımda taşıdığım kulaklığıma doğru yöneldim, ancak fark ettim ki kardeşim telefonunu şarja takmak için kulaklığı şarjdan çıkarmış, tabi ben şarkısız yapabilen bir insan değilim. O yüzden "en fazla nolabilir ki" diyerek 5-6 yıllık Vietnam Savaşından çıkmışcasına yıpranmış o eski kulaklığa yöneldim...

İnternetim kalmadığı için,gitmeden hemen 5 tane doyurucu şarkı yükledim. Bir tanesi dünya şaheseri Bad Apple, bir diğeri Black Sabbath'ın efsanevi şarkısı "Iron Man"...diğer 3 şarkıyı unuttum...

Kısaca indirdiklerim baya hareketli ve sabah sabah uyanıp otobüse binmiş bir insanı rahatsız edebilecek türden şarkılar, ama ben bunu pek iplemedim ve köpek havlamaları ile dolu yürüyüşüne başladım, kulaklık o kadar eski ve yıpranmış olmasına rağmen hala iş görür nitelikteydi. Ama benim fark etmediğim bir sıkıntısı vardı:


Kulaklık ses geçiriyordu...hem de benim duyduğum seviyeye eşdeğer bir şekilde.


Ama ben o an bunu pek umursamadım ve yoluma devam ettim, otobüs kısa zamanda geldi ancak bugün sebepsiz bir kalabalık söz konusuydu. Kendime yer kapmak yerine belki başkaları oturur diye kalan kısımlara yanaşmadım, 2-3 durak içerisinde içeride harika bir doluluk oluştu. Üstelik ben de sırf insanlar daha rahat geçsin diye daha dar bir alana geçtim...O sırada Iron Man dinliyorum tabi, en azından enerji verir umudu ile...Daha sonra o kalabalığın ortasında Bad Apple açtım, ben keyifli keyifli dinlerken bir anda enseme birisi dokundu. Kendisi 20'li yaşlarının başında bir abiydi, ardından o kutsal cümleyi söyledi:



-Kulaklığının sesi dışarıya çıkıyor.


Ve ben bunun çok geç farkına varmıştım, çoğu insanın bana garip gözlerle baktığını fark edince kendime geldim ve rezilliğimi azaltmak için bunun farkında olmayan birisiymiş numarası yaptım...Yolculuk boyunca o an aklımdan çıkmadı, tabi bu yolculuğun bende etkisi kaldı ister istemez. 


Siz belki "bunca kelimeyi şuncacık ucube anını anlatmak için mi sarf ettin?" diyebilirsiniz, ama ben orada BAD APPLE DİNLİYORDUM YA...ORADA LVBELC5 DİNLESEM DAHA AZ REZİL OLURDUM YEMİN EDİYORUM HATTA BAD APPLE'NIN YANINDA BLACK SABBATH DİNLEDİM VE TÜM OTOBÜSE KONSER VERDİRTTİM...

Bu anıdan ders çıkartarak bir daha o kulaklığı kullanmadım ve sesi ortalarda tuttum, fazla sesli dinlemek kulak zarını kalınlaştırır ve bu da zararlı bir şey tabi. Bu arada o kadar kötü şeyler indirmemişim şimdi fark ettim...

Boâ - Duvet
Bad Apple'ın Guitar Coveri 
Metallica - Master of Puppets
Ajdar



Bu da böyle bir anıydı işte, buraya kadar okuduysanız sizi seviyorum cansınız ciğersiniz ve şekerparesiniz :)  

Gelecek yazılarda görüşmek dileği ile, hoşçakalın.

Comments

Popular posts from this blog

Artık resmi olarak Blog sayfamı açmış bulunuyorum: Peki, ben kimim?